Danıştay hakkında suç duyurusu
Danıştay 5. Dairesinin, FETÖ’den ihraç edilen 450 yargı mensubu hakkında göreve iade kararı verdiği ortaya çıkarken, Fetulahçı Terör Örgütü ile Sivil Mücadele Platformu, Danıştay’ın üyeleri hakkında İzmir’den suç duyurusunda bulundu. Danıştay 5. Dairesi, FETÖ’den ihraç edilen 450 yargı mensubunun görevine geri dönmesine karar vermişti. Danıştay 5. Dairesi karara gerekçe olarak, belge ve bilgilerin irtibat ve iltisak için yeterli olmadığını gösterdi.
Bu gelişmelerin ardından Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği (TAYDER), Danıştay üyeleri hakkında İzmir’den suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda şu ifadelere yer verildi:
“Müvekkilim , Fetullahçı Terör Örgütü İle Sivil Mücadele Platformunun resmî uzantısı olan Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği (TAY-DER)’in kurucu başkanı ve halen daha başkanıdır. Bu dernek kurulduğu tarihten itibaren milli birliğimiz ve beraberliğimize yönelen her tür tehdide karşı hukuk önünde hesap sormaktadır. Toplumda infial yaratan , FETÖ ile irtibat ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen 450 ismin mesleğe dönmelerine, bir de bu isimlere tazminat ödenmesine karar verilme haberi sonrası mesleğe dönen bazı hakim ve savcıları bariz iltisakları nedeniyle göreve dönüş kararı veren Danıştay 5. Dairesinin başkan ve üyelerinin soruşturulmaları amacıyla aşağıda izah olunan sebeplerle suç duyurusunda bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur.
Bilindiği üzere FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından örgütün yargı yapılanmasına yönelik Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından ağır darbe vurulmuş, çok sayıda yargı mensubu örgütle irtibat ve iltisakı nedeniyle başlatılan idari soruşturmalar kapsamında meslekten ihraç edilmişti. Adeta kanser hücresi gibi devletin bütün mekanizmalarına yayılan mel’un örgüt elemanları girdikleri tüm kurumlarda kendilerinden olmayanları yan sindirerek ya da türlü kumpaslarla görevden uzaklaştırmaya çalışmış ve kendilerinden olmayanı barındırmama uygulamaya çalışmıştır. Kendilerince artık güçlü oldukları konuma geldikleri düşündükleri her vakit Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs eden hain terör örgütü önce “7 Şubat Mit Krizi” , “17-25 Aralık Darbe Girişimi” ve son olarak “15 Temmuz Darbe teşebbüsü” olarak adlandırılan girişimlerde bulunmuşlar ve her seferinde Devletin ve Milletin gücünü görerek alt edilmişlerdir. Lakin tamamen yok olamayan örgüt her defasında yeniden örgütlenmeye , yeniden güç bulmaya çalışma faaliyetlerine kalkışmıştır. Silahlı Terör Örgütlerinin yeniden güç bulmak için öncelikle hukuk nezdinde kendilerini aklamaya çalışmalar ve bunun için her şeyi yapabileceklerini daha evvel de Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü Davasının istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi , hukuku ayaklarla altına alarak silahlı suç örgütü üyelerinin “beraatine” karar vermiş ve lakin örgüt adına yargısal faaliyette bulunmaları iddiaları ile HSK tarafından YARGILANMALARINA karar verilmiştir.
Türk milletinin ve Türk devletinin geleceği bugün verilecek kararlara bağlıdır. Bugün Danıştay 5. Dairenin vermiş olduğu bu kabul edilemez karar tekrar geçmiş sürecin yaşanmasına zemin hazırlanması demektir ve bu kabul edilemez bir durumdur. FETÖ’ye yönelik mücadele tüm kurumlarımızın milletimizle birlikte yapması gereken milli bir mücadeledir. Topraklarımızda başkaca ülkelerin gizli servislerinin güdümünde hareket eden bir terör örgütüne geçmiş bağı olan kimsenin bugün devlet kademeleri veya erkleri içerisine tekrar geri yerleşmesine mahal verecek hareket ve kararlardan kaçınılması gerektiği inkar edilemez bir gerçektir. Bu minvalde Danıştay 5. Daire başkan ve üyelerinin vermiş olduğu karar FETÖ silahlı terör örgütünün amaçlarına hizmet eder niteliktedir. Örgütün amaçlarına hizmet edercesine verilen hiç bir kararın kabul edilmesi mümkün değildir. Kişilerin yargı içerisinde görev yapıyor olmaları demek kendilerine verilen yetkiler çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Milletinin ve ülkesinin bekasını tehlikeye atacak nitelikte karar verebilme hakkına sahip olmaları demek değildir.
Bizler de , devletimizin tek bir merciine FETÖ iltisaklı yargı üyesinin girmemesini talep etmekte ve bu uğurda hukuk nezdinde mücadele etmekteyiz. Yukarıda da değindiğimiz gibi FETÖ silahlı terör örgütü kanser hücresi gibidir , bulunduğu yerde anında çoğalma genişleme ve yayılma politikası izler ve bu uğurda her tür alçak girişimde bulunabilir.
Bu hafta başından itibaren FETÖ bazı girişimlere başladığı ve bunu arka arkaya -adeta kör göze parmak sokarcasına- yapması tüm toplumun gözünden kaçmamaktadır. Öncelikle FETÖ liderinin subliminal mesajlarla dolu konuşmasının sosyal medyaya servis edilmesi , Arkadasından FETÖ liderinin son kitabı “Yusuf suresi” nin yayınlanma ve tanıtımının yapılması , müteakibinde Fethullahçı hainlerin sembol hesaplarından Fuat Avni hesabına mavi tik alınması ve soruların çalınarak Fetö üyelerine servis edilmesinin baş aktörü olarak yargılanan ÖSYM eski başkanını hakkında beraat kararı verilmesi ve son olarak Fetö iltisaklı 450 hakimin göreve iade edilmesi kararı verilmesi bu tüm faaliyetlerinin örgütsel faaliyet çerçevesinde olabileceği şüphesini doğurmuştur ve soruşturulması elzemdir.
Şikayete konu Danıştay 5. Dairesinin kararına bakıldığında ; Göreve iade edilen isimlerden B.B.’nin, Emniyet birimlerince düzenlenen raporda, örgütün tepe yönetiminde yer alan Osman Karakuş ile defalarca telefon görüşmesi gerçekleştirdiği, HTS analiz çalışmaları neticesinde düzenlenen raporda ise FETÖ kapsamında soruşturma yürütülen bir kısım kişilerle görüşmesinin bulunduğu tespiti yer aldı. B.B.’nin ByLock yazışmalarında da adının geçtiği ve sivil imamlarla görüşmeler gerçekleştiren kişi olduğu ortaya çıktı. Görevine iade edilen isimlerden bir diğeri ise hakim M.Ç. oldu. Hakim M.Ç.’nin HTS Analiz Raporunda FETÖ’den işlem yapılan kişilerle görüşme yaptığı belirlendi. M.Ç.’nin ifadesinde FETÖ’nün ‘Kimse Yok Mu’ derneğine bağış yaptığı da yer aldı. HSK, M.Ç’yi bu şekilde mesleğin şeref ve onurunu, memuriyet nüfuz ve itibarını bozduğu gerekçesiyle ihraç etmişti.
Haklarında iade kararı verilen diğer tüm kişilerin zaten FETÖ silahlı irtibatı ile irtibat ve iltisakı olmamış olsalar ihraç edilmelerinin mümkün olmayacağı aşilardır. Dolayısı ile bu örgüt ile bağı olan kişilerin bu aşamadan sonra örgütün amaçları doğrultusunda yargı içerisinde faaliyetlerine devam edecekleride inkar edilemez bir gerçektir.
Danıştay 5.Daire Başkan ve üyeleri hakkında etkin bir soruşturma yürütülmesini, başkan ve karara imza atan kişiler hakkında İstihbaratın ve emniyetin FETÖ havuzunda detaylı sorgu yapılması, kendileri ve aileleri içerisinde FETÖ işe irtibat ve iltisaklı kişiler olup olmadığının tespitine, daha önce kullanıp kullanmadıklarının, ankesörlü ardışık aramalar yapıp yapmadıkları, bank Asya’da daha önce hesaplarının bulunup bulunmadığının, örgütün sohbet adı altında ki toplantılarına katılıp katılmadıklarının, zaman gazetesine abone olup olmadıklarının, örgütün hükümlü , tutuklu yada firari imamları ile daha önce temasta olup olmadıklarının ve güncel olarak son 2 yıl Whatapp ve FaceTime uygulamaları üzerinden yurt dışında herhangi bir hat ile aralarında veri alışverişi olup olmadığının ve ülke genelinde daha önce FETÖ şüpheli ve sanıkları tarafından ifadelerinde isimlerinin geçip geçmediğinin tespitinin yapılmasını ve sonuca göre daire başkanı ve üyeleri hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, Fetö iltisaklı olmasına rağmen ihraç kararları hakkında iptal kararı veren Danıştay 5. Dairesinin başkanı Fethi Aslan ve üyeleri için gerekli yasal işlemlerin yapılarak haklarında soruşturma yürütülerek kovuşturma yapılmasını saygılarımla bilvekâle dilerim.”